A, B, C, Ç, D, E, F, G…
Konusu alfabenin harfleriyle sınırlanmış olan bir kaligrafi sergisine gittim.
Harfler çok güzeldi. İçlerinde sağa eğilenler, sola eğilenler, dik duranlar vardı.
Bazıları kıvrım kıvrımdı. Şapkalılar, şapkasızlar, çengelliler, kelepçeliler prangalılar vardı.
Bazılarının durumu çok dramatikti. Bazılarının ise azametinden yanına yaklaşılmıyordu.
Mesela A, yanına B’yi bir de D’yi almıştı.
Tek tek bakıldığında son derece masum görünen bu harfler, bir araya gelince daha saldırgan, küstah ve zalim görünüyorlardı.
Ben, nasıl durduklarına bakmak için C,I,A’yı bir araya getirdim.
Ama bu harfler bir araya gelir gelmez, tuvalden fırladılar ve kainatın atar damarlarında dolaşmaya başladılar.
U harfini gördüm S’yi örgütlüyordu. Yanlarına D’yi de aldılar, sonra da kayıtsız şartsız itaat istemeye başladılar.
İtaatte kusur edenler için, rakamları da kışkırtıyorlardı. Sonunda bu menhus buluşma gerçekleşti ve B2, F22,YF23A’lar çıktı. MM104’ oldular, P2-A oldular ve gökyüzünden insanların üstüne yağmaya başladılar.
Harfler her zaman kötü niyetle bir araya gelmiyordu tabii.
Mesela verdiğimiz örneklerde kötülük saçan A, yanına B’yi alınca AB oluyor. A ile B yan yana geldiğinde bize “demokrasi”, bize “insan hakları” getiriyor. Biz çok seviniyoruz. Ama bir yandan da neden T ile C olarak kendi demokrasimizi kendimiz getirmiyoruz da, A ile B’ye getirtiyoruz diye de üzülüyoruz. Daha doğrusu birazımız üzülüyor.
Çoğumuz ise A ve B’nin patronlarıyla birlikte fotoğraf çektiren başbakanımızın hangi sırada, nasıl, kimin yanında durduğu ile ilgileniyor. Ya da başbakanımızın Oval Ofiste ayak ayak üstüne atmış olmasıyla övünüyor.
Ama o sırada I yanına M ile F’yi de almış talimatlar yağdırıyor. Cebimizde, mutfağımızda, maaş bordrolarımızda, işten çıkarma tebligatlarımızda cirit atıyor.
Bu harflerin nasıl olup da hayatlarımıza bu kadar pervasızca tasallut edebildiklerine takılıyor kafam.
Harflerin kendi ülkemizdeki buluşmalarına bakıyorum. Asabi bir halleri var. Birbirlerine karışıyor, ayrılıyor, ayrıldıkça çoğalıyor, birbirlerini suçluyor, birbirlerini yok ediyorlar.
Şöyle bir geriye dönüp baktığımda, ipe çekilmiş harfler görüyorum. Vatanı milleti sevmeyi tekeline almış harfler görüyorum.
Geçmişin harfleri arasında dolaşmak hüzünlendiriyor beni.
İnsanlığın yeni tapınaklarının harflerine bir göz atıyorum.
Yan yana sıralanıp okunduğunda bir müzikalitesi var gibi geliyor bana.
IMKB,TOBB,TMSF,BDDK, AGB, ISO,ITO v.s,v.s.
Eğer gerçekten bu harflerin bir müziği var ise bunu BBG ile bitirmek uygun olur diye düşünüyorum.
Ama tabii ki hayat bunlardan ibaret değil.
UNICEF gibi, ÇYDD, TEGEV, TEMA AÇEV gibi insana, insan olmanın gururunu yaşatan sayısız harf var.
Bir de, A var, Ş var, K var. Sevgi de var bu dünyada.
YAVUZ ÖZKAN
NOKTA (28 Haziran – 4 Temmuz 2004; Sayı: 1095)